Wienst: December 2019

Monday, December 9, 2019

Reenkarnasyon


  Merhaba, siz de mi ölümlüsünüz? Şey, ben size ölümden sonrasını anlatmakla görevliyim. Bir çoğunuz tahmin etmiştir, pekala. Evet, öldükten sonra hiçbir yere gitmiyorsunuz. Bir deneyimli olarak söyleyebilirim ki çok iğrenç bir his. Vücudunuzu hissediyor ama vücudunuza farklı bir açıdan bakıyorsunuz. Buna bizim aramızda beyin ölümü diyoruz. Kalbiniz çoktan durdu, beyne oksijen gitmiyor ve beyniniz yavaş yavaş ölüyor. Bu sırada anılarınızı unutuyorsunuz. Hayatınızın tamamını. Umut ve arzularınızı, sır gibi yalanlarınızı. Her şeyi...
 
  Şimdi ruhunuz sadece karanlığın içinde cesedinize bakıyor. Tanrı buna bayılıyor, çok iğrenç bir espri anlayışı olduğunu söyleyebiliriz. Sizi orada vücudunuza bağlı tutuyor. Tabii ki sizde vücudunuzun çürüyüşünü izliyorsunuz. Ha bu arada sonsuz, uçsuz bucaksız bir karanlık var. Bir anda çok yoğun bir ses karanlığı titretiyor:''Dersini aldın mı insan?'' diyor. ''Ne dersinden bahsediyorsun?'' diye cevap veriyorsun. Tüm anıların vücudunla yok oldu zaten. Aldıysan da çoktan unuttun. Ses sinirleniyor ve: ''Dersini alamamışsın, ceza olarak bir yaşam daha süreceksin.'' diyerek kükrüyor. Harika! Şimdi tekrar bir beden bulmak zorundasın. Bir beden bulup, doğuyorsun.Yaşam oyununa hoş geldin.
 
   Merhaba siz de mi ölümlüsünüz?

Sunday, December 8, 2019

The Game

*Yaşamayı seviyor musun?
A- Evet
B- Hayır
*Bir şeylerden korkuyor musun?
A- Evet
B- Hayır
*Hislerinin seni yönetmesine izin verebilir misin?
A- Evet
B- Hayır
*Teslim olmak bir kabulleniş midir yoksa bir kaçış mı?
A- Kabullenmek
B- Kaçmak
*İnsanlar ürkütücü mü?
A- Evet
B- Hayır
*Bazen ne yaptığını bilemez hale geliyor musun?
A- Evet
B- Hayır
*Keserek öldürmek istediğin insanlar var mı?
A- Evet
B- Hayır
*Ağlamayı seviyor musun?
A- Evet
B- Hayır
*Ağlatmayı seviyor musun?
A- Evet
B- Hayır
*Son soru. Beni seviyor musun?
A- Evet
B- Hayır
İddialara göre bu test 1970 yılında bir psikoloğun hastalarına uyguladığı "the game" adında bir testti. 10 sorunun 10 tanesinde de B şıkkını seçen diyen insanlar testi yaptıkları günün gecesinde ölü bulundular, psikologsa kayıplara karıştı.

Seri Katiller - Loka

 Loka, tüm zamanların en iğrenç, en psikopat katillerinden biridir. Loka, 6 aylık kardeşinin kafasını keserek, annesinin kafasını matkapla delerek, babasını da kürekle vura vura öldürüp foseptik çukura attı. Daha sonra genelevde çalışan Loka, ilişkiye girdiği erkekleri öldürüp bağırsaklarıyla kendine ziyafet çekmiştir. 1991 yılında intihar etmiştir, intihar sebebi bilinmiyor.

Seri Katiller - Zodiac

  İlk cinayetini 1969 yılında işleyen ve aslında oldukça sıradan bir seri katil olan Zodiac'ın bu kadar ünlü olmasının tek nedeni, yakalanamamış olması ve halen kimliğinin bilinmiyor oluşudur. Genellikle genç çiftleri kendine kurban seçen Zodiac'ın 37 kişiyi öldürdüğü tahmin edilmektedir. Zodiac cinayetleri işledikten sonra polis merkezini arayarak kendini ihbar etmekte, çözülmesi durumunda gerçek kimliğinin ortaya çıkacağını söylediği mektuplar bırakmaktaydı. Bu mektuplardan yalnızca birinin şifresi çözülebilmiş fakat kimliğiyle ilgili herhangi bir ipucu bulunamamıştır. Zodiac katili 2007 yılında vizyona giren, başrollerinde Robert Downey Jr ve Jake Gyllenhaal'ın oynadığı, yönetmenliği David Fincher'ın üstlendiği Zodiac filmine konu olmuştur.‪

Seri Katiller - Wuornos

 Amerikan tarihinin ilk kadın seri katili olan Wuornos'un 7 kişiyi öldürdüğü iddia edilse de yalnızca beşinin cesedi bulunabilmiştir. Babası, henüz Aileen doğmadan çocuk tacizinden yargılandığı sırada kendini asarak intihar etmiş, annesi ise onu henüz altı aylıkken terk etmiştir. Büyükannesi ve büyükbabası tarafından büyütülen Wuornos, 13 yaşında tecavüze uğramış ve gayri meşru bir çocuk dünyaya getirdiği gerekçesiyle evden kovulmuştur. Kısacası korkunç bir çocukluk dönemi geçirmiş ve insanlardan nefret eder hale gelmiştir. İşlediği cinayetlerin sebebini de bu şekilde açıklayan Wournos, 2002 yılında idam edilmiştir. 2003'te vizyona giren Monster filmine ve 1993 tarihli Aileen Wuornos: The Selling of a Serial Killer adlı belgesele konu olmuştur.‪

Uyanık Olduğunu Biliyorum

  Saatlerdir yatağımda uzanıyorum. Saat gece 3:30 ve yapacağım hiçbir şey yok. Şuan ki durumumun en kötü tarafı ise ne biliyor musunuz ? Ailemle aynı odadayım. Bana bakmaya devam ediyorlar. Ve onlara geri bakmaktan kendimi alıkoyamıyorum. Ağlamamak ya da çığlık atmamak için kendimi zor tutuyorum.
İkisininde gözleri bana odaklı ve ağızları sonuna kadar açık. Güçlü bir kan kokusu var ve korku içimi kaplamış durumda.Şöyle bir durum var , şuan uyanık olduğumu gösteren herhangi bir hareket yaptığım anda kelimenin gerçek anlamıyla boku yemiş olacağımı biliyorum. Öleceğim ve etrafta beni kurtaracak kimse yok. Bir kaçış yolu bulmaya çalışıyorum.Ama bulabildiğim tek yol kapıya doğru koşup dışarı çıkmak ve yardım için bağırarak birinin beni duyması için dua etmek. Riskli olduğunu biliyorum ama daha fazla burda durursam öleceğim. Benim uyumamı ve benim için bıraktığı şaheseri görmemi bekliyor. Muhtemelen şuan neler olduğunu merak ediyorsun.Yaklaşık 3 saat önce evin diğer tarafında çığlık sesleri duydum. Ayağa kalktım ve gidip sesin ne olduğunu kontrol etmeden önce banyoya gitmeye ihtiyacım olduğunu fark ettim. Yapılacak en mantıklı şeyi yapıp hemen gidip sesi kontrol etmek yerine banyoya gittim. Banyoda işim bittikten sonra banyonun kapısını aralayıp dışarı baktım.Halıda kan vardı. Diğer her insanın yapacağı şeyi yapıp odama döndüm, arkama bakmadım. Ve direk yatağıma yatıp örtüleri üzerime çektim.Kendimi hemen uykuya geri dönmemi, şuan olan her şeyi garip bir rüya ya da onun gibi bir şey olduğuna ikna etmeye çalıştım. Yatak
odamın kapısının açıldığını duydum.Ve örtülerimin arasından bakış 
atarak neler olduğunu görmeye çalıştım.Bir şeyin ailemin ölü bedenlerini odama sürükleyişini görebiliyordum. O şey kesinlikle bir insan değildi,o kadarını söyleyebilirim. Saçsız, gözsüz ve kıyafetsizdi. Sırtındaki kamburla bir mağara adamı gibi yürüyordu. Ama bu şey herhangi bir mağara adamından
daha akıllıydı.
Babamı yatağın ucuna oturttu.Sonra annemi sandalyeye oturttu ve
vücudunu bana doğru döndürdü. Sonra ellerini duvara sürtmeye başladı, kanla kapladı. Daireler çizerek şeytan figürleri yapıyordu. Şuan yaptığı şeye muhtemelen bir şaheser denilebilirdi.
Bitirmek için duvara benim karanlıkta okuyamadığım bir mesaj yazdı.Sonra yatağımın altına girdi. En korkunç şey ise şuan gözlerim karanlığa alıştı ve baktığım anda mesajı okuyabileceğimi biliyordum. Bakmak istemiyorum.Çünkü düşünmesi bile çok korkunç.Ama ölmeden önce duvarda yazan şeyleri görmek istiyorum.
Canavarın yazdığı şahesere göz atıyorum ve okuyorum
''Uyanık Olduğunu Biliyorum ''

Seri Katiller - Dean Corll

  Annesinin ikinci eşiyle birlikte kurduğu şekerci dükkanının büyüyerek bir şeker fabrikasına dönüşmesiyle Dean Corll fabrikanın başına geçmiş, yoksul çocuklara ve öksüzlere yaptığı yardımlar nedeniyle de "Şeker Adam" diye anılmaya başlanmıştır. Kısa bir süreliğine orduya katılan fakat eşcinsel eğilimleri olduğu gerekçesiyle ordudan uzaklaştırılan Corll, tekrardan fabrikanın başına geçerek yardımlarını sürdürmüş fakat bir süre sonra işler kötüye gitmeye başlayınca fabrikayı kapatmak zorunda kalmıştır. Hakkında özellikle erkek çocuklara cinsel istismarda bulunduğu iddiaları günden güne yayılan Corll, ilk cinayetini 1970 yılında 18 yaşında bir öğrenciyi yakarak gerçekleştirmiştir. Daha sonraları yaşları 10-18 arasında değişen 27 çocuğu tecavüz ettikten sonra işkencelerle öldürmüş, cinayetleri işlerken yanında bulunan ve ona para karşılığında çocukları getiren 18 yaşındaki Elmer Henley tarafından vurularak öldürülmüştür. Elmer Henley açıklamalarında ona da tecavüz etmeye kalktığını ve bunun için öldürdüğünü söylemiştir.

Baphomet

  Baphomet, 14. yüzyıl başlarında Katolik Kilisesi tarafından aforoz edilen Tapınakçıların taptığı iddia edilen şeytanî figür.

Çocukların hayali arkadaşları

• Suratı yoktu.
• İnsan öldürmenin iyi olduğunu söyledi.
• Tavandan beni izliyor.
• Easter tavşanı kıyafeti içindeki adam beni çok seviyor.
• Onunla camdan konuşuyorum.
• Sen ayrılınca dolabımdan dört ayak üstünde emekleyerek çıkıyor.
• Ben banyo yaparken sudan geliyor.
• Bana beni bir gün uzağa götüreceğini söyledi,sonsuza kadar.
• Kolları veya bacakları yok.
• O hep kanlı ve hep ağlıyor.

Rosemary's Baby

  Film 68 yapım bir korku filmidir. Pek korkunç sayılmasa da yılına göre değişik bir yapıya sahiptir. Filmi izleyenlerin söyledikleri; hipnoz edici bir filmdi ve insanı istemsizce gerilmeye sürüklüyordu. Filmin hikayesinde Rosemary bir akşam rüyasında değişik bir varlık tarafından tecavüze uğradığını görür. Uyandığında ise hamiledir. Asıl ürkütücü olan ise yapımcının hikayesi.
  Yapımcı filmi çekmeye başlamadan önce tehdit mektupları alır ve mektuplarda filmi çekmemesi gerektiği söylenmektedir. Yapımcı filmi hine de çeker ve sonra kendisi ve hamile karısı cinayete kurban gider.

Seri Katiller - H. H. Holmes

  Kayıtlara geçmiş ilk Amerikalı seri katil olarak bilinen Dr.Holmes 1861 doğumludur.
  Chicago Dünya Fuarı zamanlarında Chicago'da zihninde kurduğu cinayetleri işlemek için özel tasarladığı bir otel açtı. Dördü kesinleşen itiraf ettiği 27 cinayet olmasına rağmen, öldürdüğü insan sayısı 200 civarındadır.Bilinmeyen sayıda pek çok kurbanını "Dünya Fuarı" otelinden birkaç kilometre uzaklıkta bulunan 1893 Chicago Dünya Fuarı'ndan almıştır.

Seri Katiller - Albert Fish

  İlk cinayetini 1910'da işleyen Washington doğumlu seri katil, ünlü ''Kuzuların Sessizliği'' filmine konu oldu. Öldürdüğü insanların etlerini yiyen yamyam ruhlu seri katil Fish'in, elektrikli sandalyede idam cezasını duyunca ''Elektrikli sandalyede ölmek ne de büyük zevk olacak'' diye konuşması dikkat çekmişti.
Hannibal Lecter
"Gerçek acının son aşaması olarak gördüğüm ölüm fikrini çok sevdim"

Mereana Mordegard Glesgorv

  Youtube da Mereana Mordegard Glesgorv isimli bir video vardı. Eğer youtube da ararsanız hiç bir şey bulamıyacaksınız.Eğer bulursanız videonun 20 saniyesi boyunca mal mal ifadesiz bir şekilde size bakıyor.. Ve sonunda 2 saniye size sırıtıyor..Arkaplan boş. 
  Video 153 insanın oyulmuş gözlerini YouTube ofisine postalayana dek.İnsanlar videoyu izleyenlerin çeşitli yollarla intahar ettiklerini söylüyor.Ama her insan kollarına gizli bir şifreyi kazıdığı biliniyor ama kimse bu şifreyi henüz çözemedi. 
  Youtube periyodik olarak ilk 20 saniyeyi siliyor,ve böylece kimse gerçek videoyu izleyemeyip yükleyemiyor.Videoyu bir YouTube çalışanı izledi, 45. saniyeden sonra çığlık atmaya başladı.O adam şimdi sürekli sedasyon geçiriyor ve ne gördüğünü yada ne işittiğini bilmez hale geldi. 
  Bu videoyu kimin yüklediği asla bulunamadı yada IP adresini. ve videonun içindeki adam da hiç bir zaman bulunamadı. 
Video 
  Mereana Mordegard Glesgorv videosunun çeşitli versiyonları internette bulunmaktadır.Bazı insanlar videoyu izledikten sonra garip hissettiklerini söylüyor ama hiç olumsuz bir şey olmuyor.

Kuchisake Onna

Kuchisake Onna, Türkçesiyle "Ağzı Yırtık Kadın" 1970'lerin sonlarında Nagasaki'de ortaya çıkmış. Söylenilenlere göre zamanında bir insanmış ve kocası tarafından işkence görmüş. Öldüğünde de kinci bir ruha dönüşmüş.
Söylentiye göre Kuchisake Onna'nın hedefi gece tek başına yürüyen çocuklarmış. Yanlarına yüzünde bir maskeyle yaklaşır ve "Güzel miyim?" diye sorarmış. Eğer karşısındaki "Hayır" derse onu bir makasla öldürürmüş. "Evet" derse yüzündeki maskeyi çıkarıp "Peki ya şimdi?" diye sorarmış. Eğer aldığı cevap "Hayır" olursa karşısındakini makasla ikiye bölermiş. "Evet" olursa da tıpkı kendi ağzı gibi karşısındaki çocuğun ağzını da makasla yırtarmış.
Peki Kuchisake Onna'dan kaçmanın bir yolu yok mu? Elbette. Ona kesin bir cevap vermek yerine "Belki...", "Gibi gibi..." gibi yanıtlar vermek ya da ona soruyla karşılık vermek. Eğer ona "Peki ya ben?" gibi yorum gerektiren bir soru sorarsanız onu düşünmeye sürükler ve bu sırada da kendinize kaçmak için fırsat yaratmış olursunuz.

Smile Dog

   Smile Dog'un hikayesi klasik bir korku hikayesinden ibarettir.Amatör bir yazar, ziyaret ettiği bir kadının başından geçen olayları alarak yazıya döküyor.Konuşmanın yerine kadın kendisini odaya kilitliyor, ağlıyor, kabuslar ve hayaller görüyor.Ve diğer çeşitli problemler...Bütün bunların ana merkezi aslında sadece bir resim- köpek resmi...
   Bu resmi görenler deliriyor ve hiçbir web sitesinde bu resmin tam görüntüsü yani orijinali yok.Sadece gerçek görüntüyü görenlerde bu etkiyi gösteriyor- ölüyü bile diriltebiliyor.Kendini kurtarmanın tek yolu smile,dog resmini ve kelimeleri paylaşarak yaymak.Bazı efsanelere göre ise bunun şeytanın resmiyle başladığı söyleniyor.


HİKAYE
      Mary E. ile ilk röportajımı 2007 yazında yaptım.On beş yıldır kocası Terence ile görüşüyordum, Mary ile konuşup röportaj yapmak için.Mary sonunda kabul etti.Eğer planladığım gibi giderse amatör bir yazar olarak bilgi toplayacak ve bazı parçalar yerine oturacaktı.
     
      Bir hafta sonu Chicago'da buluşma ayarladık, ama sonra Mary fikrini değiştirdi ve yatak odasına kendisini kilitledi, benimle görüşmeyi reddetti.Terence ile yarım saat yatak odasının kapısında bekledik, o eşini sakinleştirmeye çalışırken ben duyduklarımı notlar alıyordum.Onu göremesem bile söyledikleri çok garipti, sesinden ağladığını anlayabiliyordum.Benimle konuşmamasının nedeni rüyaları ve kabuslarıydı.Daha sonra Terence geldi ve özür diledi.Onu rahatlatmak için elimden geldiğince derdimi anlattım, bir gazeteci olmadığımı sadece meraklı bir genç olarak bu hikayeyi araştırmak istediğimi söyledim.Ayrıca başka bir dosyayı araştırmanın vakti belki de gelmiştir.
      Mary hayatını değiştiren Smile.dog ile ilk defa Chicago merkezli BBS'nin yöneticisiyken karşılaştı.O Terence ile sadece beş yıldır evliydi.Resim BBS'ye link olarak atıldığında, Mary bu resmi gören tahmini olarak 400. kişiydi.Mary bu konu hakkında konuşan tek kişiydi.Gerisi anonim olarak kaldı ya da belki de öldüler.
2005 yılında, onuncu sınıfa giderken smile.jpg adlı fenomen fazla merakımla birlikte dikkatimi çekmişti.Mary smile.dog ile ilgili konuşulan en ünlü kurbanıydı.Benim ilgimi çeken insanların duydukları söylentilere çok çabuk inanması ve bilgilerin çok az olmasıydı.
    Smile.dog özeldi, çünkü bu resim hiçbir internet sitesinde bulunamıyordu.Her yerde sahte resimler dolanıp duruyordu.Görenlerde hiçbir etki yaratmıyordu.
Smile.dog diğer skandal siteler (hello.jpg) gibi Wikipedia'da ya da herhangi bir ansiklopedi sitelerinde yer almıyordu.Paylaşıldığı anda sitenin yöneticisi tarafından anında siliniyordu.Smile.jpg ile karşılaşmak internette artık bir efsane olmuştu. 
    Ayrıca 90'lı yıllarda söylentilere göre "GÜLÜMSE, TANRI SENİ SEVİYOR!" başlığı ile yayılan bir e mail'in smile.jpg ekiyle birlikte ortaya çıktığı söyleniyor.Ancak bu dosya ekini gördüğünü söyleyen çok az insan var.Herhangi bir bağlantıya da bugüne kadar ulaşılamadı.
    Bu fotoğrafı görenlerin hepsi aynı açıklamayı ve tanımlamaları yapıyor: Bir köpeğin- ya da köpeğe benzer yaratığın, kameranın flaşı ile aydınlatılmış loş bir oda ve fotoğrafın sol tarafından uzanan bir insan eli.El bomboş, ancak insanların söylediğini göre bu bir işaret.Köpek daha çok insan görünümlü bir canavar gibi, çok keskin, düz ve beyaz dişleri var.Ve ekranın tamamını kaplayan geniş bir sırıtıştan oluşuyor.
     Bunlar tabi ki resmi gördükten hemen sonra gelen tarifler değil, kurbanların daha sonra hatırladığı tanımlamalar, gerçek ve nöbetleri beraberinde getiren tarifler.Bu nöbetler sık sık kurbanları uyurken yakalayan ve devamında rahatsız edici kabusların sonucudur.Bu ilaç ile birlikte tedavi edilebilir, diğerlerine göre daha etkili bir çözüm.
     Mary'e ilaç yeteri kadar etki etmedi.2007 yılında onun dairesini ziyaretimden sonra, deneyimlerim hakkında daha fazla kişi bulmak umuduyla birkaç şehir efsanesi paylaşılan web sitelerine hikayesini yolladım.Bir süre için hiçbir şey olmadı ve zaten üniversitenin ilk yıllarında olmam sebebiyle oldukça meşguldum.Tamamen olanları unutmuştum.Ama her şey Mary'nin 2008'in mart ayında bana mail atmasıyla değişti.
Alıcı: jml@****.com
Gönderen: marye@****.net
Konu: Geçen yaz yapılan röportaj
Sayın Bay L,
   Geçen yaz benimle röportaj yapmak için geldiğinizde gösterdiğim davranışlar hakkında son derece üzgünüm.Bunun sizin hatanız değil de, benim kendi sorumlarımdan dolayı olduğunu umarım anlıyorsunuzdur.Durumu daha doğru bir şekilde anlatabilirdim, neyse umarım beni affedersiniz.O zamanlar korkuyordum.
Görüyorsunuz, on beş yıldır smile.jpg tarafından lanetlendim.Smile.dog her gece rüyalarıma giriyor.Bu kulağa aptalca geliyor, biliyorum.Ama bu doğru.Kabuslarım tamamen tarifsiz, normal rüyalara göre çok farklı.Ne hareket edebiliyorum ne de konuşabiliyorum.Tek yaptığım kıpırdamadan önümdeki korkunç resme bakmak.Arkadaki eli ve smile.dog'u görüyorum.O benimle konuşuyor.
   O elbette bir köpek değil, gerçekten ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yok.Onun dediklerini yaparsam beni bırakacağını söylüyor.Yapmam gereken şey "sözlerimi yay". Ne demek istediğini tam olarak biliyorum: resmi başkalarına göstermemi istiyor.
   Dediğini yaptım da.Bir hafta sonra, gönderini bilinmeyen bir zarf aldım.İçinde sadece 3,5 inçlik bir disket vardı.Kontrol etmeme bile gerek yoktu, içinde ne olduğunu biliyordum.
    Seçenekler hakkında uzun süre düşündüm.Bunu bir yabancıya veya iş arkadaşıma gösterebilirdim.Ya da bu iğrenç bir fikir ama, Terence'ye bile gösterebilirim.En son ne mi olacaktı ? Smile,dog sözünü tutarsa artık rahat bir uyku çekecektim.Ama...ya yalan söylüyorsa ? O zaman ne yapardım ? Kim bana yaratığın kötü bir şey yapmayacağının sözünü verebilir ki ?
    On beş yıl boyunca hiçbir şey yapmadım, disketi eşyalarımın arasında sakladım.Smile.dog her gece rüyalarıma girerek sözlerini yaymamı istiyor.On beş yıl benim için çok zor geçti, ama ben güçlü durdum.BBS'de ki çoğu çalışanın intihar ettiğini duydum.Diğerleri ise tamamen sessiz kaldı, internet üzerinden yavaş yavaş kayboldular.Beni asıl endişelendiren onlardı.
  Umarım beni affedersiniz, Bay L.Ama geçen yaz geldiğiniz zamanlar benim için bir dönüm noktasıydı.Disketi size göndermeye karar verdim.Smile.dog yalan veya değil, artık umurumda değil.Buna bir son vermek istiyorum.Sonuçta siz bir yabancısınız, yani benimle hiçbir bağınız yok.Ve siz disketi alıp araştırmaya başladığınızda üzülmeyeceğim veya kötü hissetmeyeceğim.
    Siz bunu almadan önce ne yaptığımı düşündüm: hayatınızı karartmayı planlıyordum.Dayanamadım ve yapamadım.Utanıyorum Bay L.Bunu bir uyarı olarak görün ve araştırmaktan vazgeçin.
Yolun başındayken durun.
Saygılarımla,
Mary E.
   Terence aylar sonra benimle iletişime geçti ve eşinin kendisini öldürdüğünü haber verdi.Eşinden geriye kalanları temizlerken yukarıdaki mail'i gördüğünü söyledi.Karmakarışık bir adamdı; bana karısının tavsiyesini dinlememi söylerken ağlıyordu.Disketi bulduğunda geriye kalanın sadece yanarak erimiş, siyah ve kokuşmuş plastikten ibaret olduğunu söyledi.Ancak onu en rahatsız eden kısım, erimiş disketin bir çeşit hayvan gibi tısladığıydı.
   Nasıl cevap vereceğim konusunda kararsız kaldığımı itiraf ediyorum.İlk önce beni kızdırmak için yapılan bir tür şaka olduğunu düşündüm.Birkaç Chicago gazetelerini karıştırdığımda Mary'nin gerçekten öldüğünün kanıtlarını gördüm.Makalede intihar ile ilgili hiçbir söz edilmiyordu.Finallerimin de yaklaşması sebebiyle bir süre için smile.jpg konusunu kapatmaya karar verdim.
Ama dünyanın bizi test edeceği garip yolları vardır.Mary E. ile röportajımdan neredeyse tam bir yıl sonra başka bir mail daha aldım:
Alıcı: jml@****.com
Gönderen: elzahir82@****.com
Konu: Smile
Merhaba
E-posta adresini bir mail listesinden buldum ve profilinden smile.dog ile ilgilendiğini anladım.Ben gördüm, herkesin söylediği kadar kötü değil.Sana resmi gönderiyorum.Sadece sözleri yayıyorum.
Son satır kemiklerime kadar buz kesmemi sağlamıştı.
Benim e-mail istemcisine göre smile.jpg eki buluyordu, doğal olarak.Bir süre için indirip indirmemek konusunda düşündüm.Büyük ihtimalle sahteydi.Mary E.'nin hesabı beni korkutmuştu, evet.Ama onun her zaman hasta ve dengesiz biri olduğunu biliyordum.Sonuçta, basit bir smile.jpg nasıl birilerini lanetleyebilir ? Sadece gözleriyle lanetleyen ne tür bir yaratık bu ?
Ve peki bunlar saçmaysa, o zaman efsane nasıl başladı ?
Eğer resmin indirseydim, görüntüye baksaydım ve Mary söylediklerinde haklı olsaydı, Smile.dog rüyalarıma girip kelimeleri yaymamı söyleseydi, ne yapardım ? Mary gibi ölene kadar mücadele mi ederdim, yoksa ölmemek için sözleri yayar mıydım ? İkinciye seçseydim, kime gönderirdim ? 
Eğer smile.jpg hakında kısa bir yazı yazma niyetinde olursam, resmi kanır olarak ekleyebileceğime karar verdim.Ve yazıyı okuyan herkes etkilenecekti.Ve hatta resmin orijinal olduğunu varsayarak bu şekilde yayıp kendimi kurtarabilir miydim ?
Sözü yayabilir miydim ?
Evet.Evet yayabilirim.

Nekrofili

  Richard Von Kraft-Ebing, sapkın davranışları incelediği Psychopathia Sexualis adlı klasik eserinde nekrofiliyi tüm sapkınlıkların en canavarcası olarak niteler. Nekrofili (Yunanca'da "Ölü Sevicilik" anlamına gelir.) Cesetlerle seks yapmak anlamına geldiğinden, bu şaşırtıcı bir niteleme sayılamaz. Aynı şekilde bu en canavarca eylemin, en canavar suçlular olan seri katiller arasında çok rastlanır olması da bizi şaşırtmamalıdır.


 Earle Leonard Nelson'dan, Ted Bundy' ye kadar birçok kötü şöhretli psikopat, ara sıra yeni öldürdükleri kurbanlarının cesetlerine tecavüz etmiştir. Ancak bazı kriminal psikoloji uzmanları, bu tip bir öfke patlaması ile katilin bir kurbana tamamen hükmetmek ve onu aşağılamak şeklindeki habis arzusundan doğar. 

Gerçek nekrofil, yani ölüme tutku ile bağlı olan ve en büyük zevki bir cesetle seks yapmak olan kişi, arasında fark olduğunu belirtirler. Bu tür bir nekrofil, seri katiller arasında nadir görülür. Fakat bazı kayda değer vakalar da yok değildir.
Jeffrey Dahmer'in ölü nesneler ilgisi çocukken başlamıştır, o yaşlarda en büyük zevki, yollarda bulduğu ezilmiş hayvan cesetlerini toplayı kesmekti. Büyüdüğünde, bu marazi tutku kelimelere sığmaz bir sapkınlığa dönüştü. Dahmer, psikiyatrlara rutin olarak öldürdüğü kurbanların karınlarını kesip iç organları üzerinde mastürbasyon yaptığını anlatmıştır. Ayrıca kurbanlarına anal olarak tecavüz ettiğini de itiraf etmiştir. Dahmer'in Britanyalı eşdeğeri Dennis Nilsen de, Nekrofili güdülerle hareket ediyordu, fakat kurbanlarına daha nazik davranıp yatakta onlara sokularak mastürbasyon yapardı.


 Amerikan nekrofilleri arasında en kötü şöhretlisi Ed Gein'dir. Tüm klasik nekrofiller gibi, Gein de kesinlikle canlı kadınlarla ilgilenmezdi. Seks partnerlerini yerel mezarlıklardan bulurdu ve on iki yıldan uzun bir süre bu mezarlıklardan ceset çalmıştı. Genel olarak nekrofiller seri katillerden daha az tehlikeli görülürler, çünkü kurbanları hali hazırda ölüdür. Gein de bir istisna değildi. Yine de zararsız sayılamazdı. Yerel mezarlıklarda istediği türden kadınlar kalmayınca dişine göre bir kurban aramaya çıktı ve onu en sevdiği kadın türüne dönüştür. Yani ölü bir kadına....
"İç çamaşırlarını çıkarıp onunla seks yaptım. Sanırım bu benim hayatımın bir parçası oldu, yani ölülerle cinsel ilişkiye girmek."


 HENRY LEE LUCAS, bir tartışma sırasında göğsünden bıçakladığı 12 yaşındaki nikahsız karısı Becky Powell'ın ölümüne verdiği tepkiyi anlatırken.

Seri Katiller - Ted Bundy

 1974 - 1978 yılları arasında, ABD'nin çeşitli yerlerinde çok sayıda genç kadını öldürmüştür. Kurbanlarının kesin sayısı bilinmeyen Bundy, on yılı aşkın inkâr süreci sonunda, otuzdan fazla cinayet işlediğini itiraf etmiştir. Bundy, sıklıkla Amerikan seri katillerinin öncül örneği olarak kabul edilir. Gerçekten de seri katil terimi ilk defa onu tanımlamak için ortaya atılmıştır. Bundy'nin bir sosyopat olduğu düşünülmektedir. İşlediği vahşi cinayetlere rağmen eğitimli, yakışıklı ve kibar bir genç adam olarak tanımlanır. Kurbanlarını genelde sopayla döverek, bazen de boğarak öldürmüştür. Kurbanlarının çoğuna tecavüz ettiğine ve ayrıca, öldürdükten sonra da tecavüz edip, bedenlerini kestiğine inanılmaktadır.

Elizabeth Bathory

  "Kanlı Kontes" adıyla tanınan Macar asıllı Elizabeth Bathory, tarihin kuşkusuz en acımasız katillerinden biridir. 40 yaşına geldiğinde yaşlanma korkusu başlayan Bathory, hizmetkarına attığı tokat sonucu kanı eline damlayınca, genç kızların kanlarıyla duş alarak genç kalacağını düşünür. Uşağına emir vererek o hizmetkarı öldürtmüş ve kanını bir küvete doldurtup kan banyosu yapmıştır. Macaristan'ın en soylu ailelerinden biri olan Bathory ailesinden gelen Elizabeth, daha sonraları yaklaşık 650 genç kızı aynı yöntemle öldürtmüştür. Bu cinayetler ona dünyanın en ünlü kadın seri katili ünvanını getirmiştir. 1610 yılında cinayetleri işlediği ortaya çıkmış, bir soylu olduğu için yargılanamamıştır fakat hayatının geri kalanını şatosunda hapis hayatı yaşayarak geçirmiştir. Elizabeth Bathory hayatının anlatıldığı 2008 yapımı "Bathory" adlı filmin yanı sıra, Dracula gibi bir çok ünlü filme de esin kaynağı olmuştur.

Seri Katiller - Albert Desalvo

  ABD'li seri katil olan ve Boston Kasabı olarak isimlendirilen Desalvo, 13 kadını vahşice katletti. Maharetli avukatları nedeniyle cinayetlerden ceza almayan fakat tecavüz suçundan ömür boyu hapse mahkum edilen Desalvo, 1973'te bir mahkum tarafından bıçaklanarak öldürüldü.

Saturday, December 7, 2019

Bloody Mary Efsanesi

       Efsaneye göre ; Mary, 150 sene önce yaşamış genç bir kızdır. Efsane Mary’nin kalp krizi geçirmesiyle başlar. Daha önce doktorlar bugünkü kadar bilim teknolojisine sahip olmadıklarından dolayı kalbinden rahatsız olduğunu anlayamazlar. Bir gün aniden kızın kalbi durur ve doktorlar öldüğünü söylerler. Bunun üzerine ailesi yıkılır. Kızlarının ölümüne bir anlam veremezler.


    Cenaze töreninde kızın koluna bir iplik takarlar, yaşıyorsa kolundaki iplik çanı çekince çalacaktır. Cenazeyi gömdükden sonra tüm ailesi, üzgün olduğuiçin bir barda içki içmeye gider. Dönüşte tekrar kızının mezarına bakmak için geri dönerler. Gördüklerinden sonra şaşkına dönerler. Kızın koluna bağladıkları ip aşağıya çekilmiş ve çan yere düşmüştür. Hemen mezarı açmaya başlarlar ve tabutu çıkarırlar. Açtıklarında, zavallı kızın tabutun kapağını açabilmek için tırnaklarıyla tabutu kazımış halde olduğunu görürler…


...Kızın elleri kan içinde kalmıştır. Ailesi artık onu gerçek bir ölü olarak bulur…



   Söylentilere göre Mary’yi çağırmak için 3 farklı yöntem vardır;

  -Karanlıkta ayna karşısında 3 kere Bloody Mary demek. Bu yöntemin olması için çok büyük bir sırrınız olmalı, birine zarar vermiş olmalısınız.

  -Yine karanlıkta saat 3’te ayna karşısında 13 kere Bloody Mary demek. Bu yöntemi kullanırsanız bir sırra gerek kalmadan söyleyen kişiye saldırıyor.
 
 -Son yöntem ise banyoya gidip aynaya bakarak 13 kere “I believe in Mary Worth” demektir. Bunu söyleyene ne olduğu bilinmemektedir…

Reenkarnasyon

  Merhaba, siz de mi ölümlüsünüz? Şey, ben size ölümden sonrasını anlatmakla görevliyim. Bir çoğunuz tahmin etmiştir, pekala. Evet, öldükt...